04 Mayıs Cumartesi 2024
3 yıl önce

NaifAnaliz - Ali Naif Çakar | Akademik Oligarşi ve Boğaziçi Dükalığı

Bir Rektör atanır ve yer yerinden oynatılmaya çalışılır. Bağıranlar ve çağıranlar Türkiye’de gündem olmak için çırpınıp dururken bilmezler ki Türkiye’nin böyle bir öncelikli gündemi yoktur. Boğaziçi modernizmi gerçek anlamda geleneksel ve modern olana karşı bir meydan okumaya kalkıştı. Öğrenci maskesini piyon olarak seçen bu post-modernist kışkırtıcılık beyaz ve yabancı olandan aldığı elitist desteğin hakkını vermek için büyük bir çaba içerisinde. Kime ve neye karşı böyle bir eylemsellik ortaya çıktı, asıl sorgulanması gerekenin bu olması lazım. Önce Boğaziçi, sonra demokrasi diyenlerin Rektör atanmasına olan itirazları, sırtlarını döndükleri rektörlük binasından kamuoyuna mesaj verme çabalarının ne akademik nede demokratik bir ölçüsünün olmadığını zaten biliyoruz. Boğaziçine baktığınızda Türkiye’nin neden tam anlamıyla entelektüel akademisyen çıkaramadığını da kolaylıkla anlayabiliyoruz. Boğaziçi’nin içerisinde olduğu anafor, üniversite sınavlarında başarıyla bu üniversiteye giren gençlerin nerelere savrulduğunun ve beyin göçü denen hadisenin neden gerçekleştiğinin ahlaki boyutuyla tokat gibi yüzümüze çarpıyor. YÖK özelinde, Türkiye genelinde yükseköğretimimizin Boğaziçi diye büyük bir sorunu olduğunu anlamış bulunmaktayız. Devletiyle kavgalı, milletiyle mesafeli, yabancıya tutulmuş bir akademik iklimin bu topraklara katacağı tek şeyin LGBT olması hazin bir sistem eleştirisine de bizi zorluyor.

3 yıl önce

Naif Analiz - Ali Naif Çakar | Türkiye  “Boğaziçi Cemaati”nden Büyüktür!

“Boğaziçi cemaati” başta olmak üzere , LGBT’si, HDP’si , CHP’si, irili ufaklı küçük enişte bakiyesinden terör örgütleri, marjinal grupları, sosyal medyadaki provokasyon odakları hep bir ağızdan bu ülkenin üstüne gelmeye uğraştıkça, bu ülkenin evlatları olan bizler Türkiye’mizle meşgul olmaya devam ediyoruz ve devam edeceğiz… Türkiye Dükalık zihniyetiyle formlanmış “Boğaziçi cemaat”inden büyüktür.      

3 yıl önce

NaifAnaliz - Ali Naif Çakar | HDP’nin Kurtuluş Umudu; Cizre Bodrumları

Cizre’nin Bodrumlarının gün yüzüne çıkması, Sur’un yeniden inşası, Derik’in kalkınması ve nicesi PKK’ya ve HDP’ye çok büyük derttir. Çözüm süreci ve çukur-hendek olayları başta olmak üzere PKK ve HDP’nin Kürtlere attığı kazığın haddi ve hesabı yoktur. Cizre’nin Bodrumlarına o gençleri dizip sivil tek bir can zarar görmesin diye vicdanlarıyla operasyon yürüten onlarca kahramanımızı şehit vermemize neden olanlar er ya da geç gizledikleri derin gerçekler ortaya çıkar çıkmaz hesap vereceklerdir. PKK ve HDP çukurların altında kalan teröristlerin hesabını, strateji ve siyaset hatalarını kendi aralarında henüz görmediler, Kürtler bu gerçekle tam anlamıyla yüzleşip hesap sormaya koyulmadı ama içimiz rahat o günler yaklaşıyor. Boğaziçi Eylemlerinde LGBT’ye daha fazla sığınma ihtiyacı hisseden PKK’nın, HDP’nin çukur ve hendeklerden sonra Kürt gençlerine verebilecekleri tek seçenek LGBT vizyonudur. Bunların meşrebinde çukurdan kaçan LGBT’ye tutulur! Avrupa’ya , Amerika’ya yaranmak adına Kürt gençlerinin LGBT’lileşmesine rıza göstermeyiniz, karşı durunuz, Allah aşkına. Ey kardeşleri olduğum Kürtler! Evlatlarınızı, nesillerin sıhhati ve geleceği adına HDP’den muhafaza buyurunuz, HDP’den ve PKK’dan hesap sorunuz.  

3 yıl önce

NaifAnaliz - Ali Naif Çakar | Kürdün PKK ve HDP ile İmtihanı

Türkiye’de HDP kurgusuyla şekillenen Kürt siyaseti bitmiştir. Dünyadaki siyasi konjonktürde etnik-ayrılıkçılığa uygun bir zemin oluşturmuyor ve uzunca bir süre oluşturmayacak gibi duruyor. HDP Kürtlerin PKK ile anılmasının kurumsal organizasyonu olmanın ötesinde bir misyon taşımadı, taşımıyor ve taşıyamayacak. Türkiye’nin Kürtlerinin HDP ve PKK ile mutlak suretle mesafelenmesi ve ayrışması gerekiyor. Kürdün PKK ve HDP ile imtihanı artık sorgu düzeyinde başladı. HDP’nin çözüm sürecinde çözümle ilgilenmekten ziyade PKK terör örgütünü devletle eş tutma ve mevkidaş gösterme çabasının bedelini başta Kürtler olmak üzere Türkiye’nin tamamı acı bir şekilde tecrübe etti. Kürtlere ve Kürtlüğe ilişkin devlet politikasında karşılık bulan her kültürel ve demokratik gelişmeyi demokrasinin bir kazanımı olmaktan çıkarıp terör örgütünün bir kazanımına dönüştürmek için çok çabaladılar. Kürt kültürü PKK nedeniyle tarihi bir darbe aldı, son 20 yılın devrim niteliğindeki gelişmelerinden Kürtçenin kamusal alanda kullanımına ve Kürtlüğün saklanılacak utanılacak bir kimlik olmaktan çıkarılmasına değin büyük dönüşümlerden geçti Türkiye. Altını çizerek not düşmemiz gerekiyor bu kazanımların hiçbir tanesi PKK’nın silahlı mücadelesi ve HDP’nin Kürtlere silahsız müdahalesi neticesinde gerçekleşmemiştir. HDP’nin oy alma dışında tek bir demokratik ve genelinde insani başarısı yoktur. PKK Kürtlerin başına gelmiş en büyük felakettir, HDP ise Kürtlerin oylarıyla büyüttüğü büyük bir hayal kırıklığıdır. Kürt kimliği ve Kürtler kendilerine bir fanus içinde örgütçe dayatılan HDP’ye mahkum değildirler. Kürtleri bu toplumla ilişkilerini siyaset üzerinden belirleyebilecekleri yanılgısına PKK ve HDP birlikte ittiler. Bilinmeli ki; Kürtler tarafından PKK’nın ve HDP’nin reddi Kürtlüğünün şanıdır!  

3 yıl önce

Naif Analiz - Ali Naif Çakar | Bir Anne, Bir Evlat ve Bir Millet  

"Rabb'im cennetiyle cemaliyle müşerref kılsın bizleri. Sevgili Habibi'nin Livaü'l hamd ismiyle müsemma sancağı altında toplanmayı nasip eylesin. Servet Annemiz, şu anda bu millete, bu memlekete, bu vatana hizmet eden bir evladı da yetiştirmiş olmanın bahtiyarlığı, mutluluğu içerisinde. Ben böyle inanıyorum. Zira sevgili Peygamberimizin hadis-i şerifinde de buyurduğu gibi insanlar ölür, ondan sonra hayırlı bir evlat, yaptığı bu dünyadaki hizmetler onun için hep kalıcıdır ve bu hizmetler devam ettiği sürece de onlarla hayırla yad edilirler, anılırlar. Şimdi Servet Annemiz de hem böyle bir evlat, evlatlar yetiştirmiş olmanın inanıyorum ki bahtiyarlığı, güzelliği içinde Hakk'a yürüdü, yürüyor. Hep birlikte şu anda onun cenaze namazında biz de diyoruz ki ya Rab bizleri sevgili Habibinin Livaü'l hamd ismiyle müsemma sancağı altında buluştur, bir araya getir.".

3 yıl önce

Naif Analiz - Ali Naif Çakar | Çürük Elma Şekeri!

Bu arada nedense aklıma geldi; HDP’nin tecavüzcü ve kadına şiddet uygulayan vekilleri meselesini hatırlarsınız. Hem terör örgütüyle bağı olan bir yerde siyaset yapacaksınız, hem tecavüzcü olacaksınız ve meselenin üstü kendiliğinden örtülüp gidecek, orada toplumsal hassasiyet kasmayacaksınız. Enteresan! Milyonlarca insanın oy verdiği, üyesi olduğu siyaset yaptığı partilerde profesyonel olarak çalışan insan kaynağının ve gönüllü olarak çalışanların da tam olarak kim olduklarını ve neler yapabileceklerini tahmin edebilen bilimsel veya insan sarraflığı misyonunda bir mekanizmadan haberi olan varsa beri gelsin. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu konuya ilişkin açıklamalarda bulundu. Açıklamasında ki siyasi sorumluluk, narkotik suçlarla mücadeledeki kararlığının yanı sıra, kullandığı çürük elma misali de son derece kıymetli bir husus… Çürük elma, yanındaki diğer elmaları da çürütür. Buradaki temsili profilimizde elmanın çürüdüğü apaçık ortada. Ancak bu çürük elmanın gücü sağlam elmaları çürütmeye yetmemiş. Neden mi? Çok basit, bu çürük elma, kendini şekerle kaplayıp çürüğünün üstünü örtmesi nedeniyle şeker erir erimez çürükte ortaya çıkmış. Bu profilin medyaya yansıyan ilk savunmasında, pudra şekeri olarak izah etmeye çalıştığı uyarıcı narkotik maddenin ve maddi gücü nispetinde ucuzundan pahalısına uyuşturucuya bulaşanların durumunun konu edilmemesi acı bir meseledir. Türkiye’deki tepkiselliğin ve kamuoyunun ortak bir vicdanı olmadığını, söz konusu iktidarı eleştirmekse insanlık dâhil olmak üzere gerisinin teferruat olduğu bir sosyal medya halinin oluştuğunu görüyoruz. Uyuşturucuyla çetin bir mücadele yürütülürken, narkotik birimleri başarılı operasyonlar yürütürken, bağımlılıkla mücadelede eğitimler ve kampanyalar yoluyla kitlesel farkındalık oluşturulurken, maalesef bu ülkenin muhalefetine ait vicdanın diplerde gezindiğine şahitlik ediyoruz.

3 yıl önce

Naif Analiz - Ali Naif Çakar | Kadına Şiddet ve Tecavüz Politiktir! Tuma Tuma Tum…

HDP milletvekili Hüda Kaya bile, "HDP’nin siyaseten zora düşmemesi için” kadının şikayetçi olmaması gerektiğini söyleyerek baskı yapıyor. Duyan duymayanlara bu kısmını mutlaka anlatsın, tecavüz hadisesi mağdurenin kadın olma halinden kaynaklı özel gününe tekabül ettiğinden kadınlık gururu ve onuru HDP seçim propagandasının ayakları altında bir kanepenin üzerinde eziliyor. Haliyle kanepede “kan” izi kalıyor. Bu kanepedeki “kan” izi  alınan örnekler ve DNA doğrulamalarıyla kesinlik kazanıyor. Kan izi bu oturunca geçmiştir dediğiniz anda ifadenin yönünü değiştirir, delil yetersizliğine tabi olabilirsiniz. Bu ve daha fazlası her zaman ihtimal dâhilindedir. Tuma Çelik’in mahkemedeki tutumu ve çelişkili ifadelerini de okumayan kalmamıştır. Öğretmeni “Kandil” olanların, rehberi “Kandil” olanların tecavüzcülüklerine de kılıf bulmaları kolaydır. Tehdit, baskı ve şantaj bunlar bir terör örgütünün anatomisinin olmazsa olmazlarıdır. Bir kadına tecavüz edip olayın üstünü örtmek için gösterilen çabanın yüzde 1’ni tecavüzle mücadeleye harcadıkları görülmemiştir. CHP kanadı da bu konuda oldukça sabıkalıdır. Endişem o ki, bu tecavüz taciz olaylarında CHP’de HDP’den taktik ve strateji kapacak. CHP için endişeleneceğim aklıma hiç gelmezdi lakin Allah’ın işine bakın ki HDP ile ittifak ayağına CHP’nin elinde bu işin sonunda yeni bir taciz ve tecavüz silsilesi kalacak diye endişelenir buldum kendimi. Özetle söylemek isterim ki; Kadına şiddet ve tecavüz politiktir! Başta PKK terör örgütü olmak üzere tarafı ve tarafları da bellidir. Dut yemiş bülbül dahi bir müddet sonra öterken kadın derneklerinin, platformlarının sessizliğini de tarihe not düşelim; Kadın derneklerinin ve platformlarının D.K. tecavüzü davasındaki sükutları politiktir!!! Tuma Tuma Tum…

2 yıl önce

NaifAnaliz - Ali Naif Çakar | Bir umuttur YouTube

Gel gelelim YouTube mecrasına. Mesleğini, kariyerini tam olarak kimsenin tam olarak bilmediği ancak yurt dışına kaçarak gittiği videolarından anlaşılan Sedat Peker videolar çekerek ülke gündeminde yer almaya çalışıyor. Son videosunda konunun diğer tarafında İçişleri Bakanı Süleyman Soylu var. Tam kapanmanın olduğu bir bayram sabahı sosyal medya üzerinden Yüksekova’nın çetin dağlarında kahraman askerlerimizle her bayram olduğu gibi bayramı karşılayan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun bu vakur tavrının tam ortasına bomba niyetine Sedat Peker videosu düşürmeye yeltendiler. Bu milletin terörle mücadele eden kahramanlarıyla bayramlaşmadayken ve hele ki bir bayram vaktinde hakaret, aşağılama, iftira, çarpıtma kokan bir video yayınlayan birisi şüphesiz ki yerli ve milli değildir. Türkiye mafyayla, organize suç örgütleriyle, suçlarla, suçlularla, teröristlerle ülke içerisinde ve dışarısında tarihi bir mücadele yürütmektedir. 15 Temmuz’dan sonra her türlü suçu, türüne göre kaynağında yok etmek ve kurutmak üzere kapsamlı bir politika değişikliğine gidildi. 1990’ların dünya ve ülke şartlarında terörle mücadele öncelikli kapalı ve karışık güvenlik atmosferinden, tüm suçlarla açık, şeffaf ve etkili bir mücadele yöntemine geçildi. 90’lardaki PKK terörünün yıkıcılığı ve ayrılıkçılığı karşısındaki düşük yoğunluklu çatışma ikliminde şehirlerde mafya ve organize suç örgütleri güçlenebilecek bir ortam buldu. Son 18 yıldır ve özellikle 15 Temmuz sonrasında Türkiye’de organize suç örgütleri ve mafyayla mücadele edildiğinin en büyük ispatı Sedat Peker’in paylaştığı videolardır. Mafyanın ve organize suç örgütlerinin Türkiye’de tutunamadığını yurt dışındaki sataşmalar ve iftiralar ortaya koymaktadır.

1 2 3 4 5